Aeneas Hotel Kazdağları / Altınoluk - Aeneas

Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihsel birikimlere sahip olan Altınoluk'un, eskiden köy olarak yerleşimi kentin kuzeyindeki tepede yer alır.
1927 yılına kadar adı, “Papazlık” olarak geçen köye ait ilk veriler 16 yüzyıl başlarında Kanuni Sultan Süleyman'ın (1520-1566) saltanatının ilk yıllarında yapılan sayımlara kadar uzanıyor. Buradan yola çıkarak Papazlık’ın kuruluşunun 450 yılı aşan bir geçmişe dayandığını söylenebilir. Köyün ilk sakinleri, Osmanlı Devleti'nin vergi muafiyeti sağlayarak, derbentçi kaydettiği ve Papazlık’a yerleştirdiği Söğütlü yörükleri'dir.
Rum yerleşimi; Yunanistan’ın Midilli adasından 1820’li yıllarda çalıştırılmak üzere getirilen Rumların zamanla burada çoğalıp, iskan tutmaları ile oluşmuştur. Rumlar ibadetleri için bir de kilise yaptırmışlardır. O dönemde Türk yerleşiminin, Hıdırlar, Kadirler ve Sakarlar olarak anılan ailelerden oluştuğu bilinmektedir.
Altınoluk’ta geçmişten beri süren bu yaşamın günümüze uzanan izleri olan Rum ve Türk sivil mimarlık örnekleri, kültürel birikimimizin en önemli tanıklarıdır. 1991 yılında Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından kentsel sit bölgesi ilan edilen Altınoluk köyünde 36 adet yapı tescil edilmiştir.
Köyün önemli bir kısmını kapsayan koruma amaçlı imar planı, 1994’ ten beri uygulamakdadır. Abdullah Efendi Konağı vb. bazı tescilli yapılar restore edilmiş olsa da, genelde bunlar acil restorasyona ihtiyaçları var. Bunun yanı sıra; koruma planı gereği yeni yapılaşmalar SİTkoşullarına uygun oluşmaktadır. Köyün hemen güney eteğinde yer alan ve SİT alanına dahil edilen, Altınoluk Antandros Amfi Tiyatrosu 1994 yılında yapımına başlanıp, 1997 yılında bitirilen çok önemli bir kültür ve sanat mekanıdır. Öyle ki, kentsel SİT’in tamamlayıcısı gibi olmuştur.
Ayrıca Antandros Antik Kenti beldenin sınırları içinde kalmaktadır.

Aeneas'ın Hikayesi

Tanrıça Aphrodite ile Troya'lı prens Ankhises'in oğlu Aineias Homeros'un İlyada destanında önemli bir rol oynamak ile kalmamış klasik Latin şairlerin en büyüğü olan Vergilius'a da esin kaynağı olmuştur. Aeneas destanı Troya'lı yiğidin Troya yangınından sonra Anadolu'dan göçmesi ve İtalya'ya yerleşerek Roma şehrine temel olacak yeni bir yurt kurmasını anlatır. Ankhises ile Priamos ve Hektor ile Aineias aynı kuşaktan amcaoğullarıdır. Ama Aineias'ın Priamos oğullarından üstünlüğü bir tanrıça oğlu olmasından gelir. Babası gibi Aineias da çocukluğunu ve gençliğini İda dağının eteklerinde yaşamıştır. Troya savaşından Priamos oğullarından geri kalmaz, Hektor'la denk gider, kimi zaman Hektor'u bile aşıp ona öğüt vermek durumuna gelir. Akha'ların en güçlü savaşçıları ile karşılaşır ve her seferinde bir tanrı onu korur, kurtarır. Troya yıkımından sonra ki olaylar Aeneas destanında anlatılır. İlyada sonrası efsanelerin çoğu bu destanda anlatılmıştır. Tahta atın şehre alınması, Laokoon faciası. Aineias'ın babası Ankhises'i omuzlarına alarak ve oğlu Askanios'un elinden tutarak İda dağına kaçar. Troya'nın kutsal heykelerinden Palladion'u da yüklerek yola koyulur, karısı Kerusa arkalarından gelirken birden ana tanrıça Kybele tarafından kaçırılır. Aineias'ın yolculuğu Trakya, Girit ve kuzeybatı Yunanistan kıyılarından Sicilya'ya geçişler başlar, Ankhises orada ölür, sonra korkunç bir fırtına Aineias'ı Libya kıyılarına atar. Kartaca Kraliçesi Dido epizodu Aineias'ın o güne kadar yaşadığı serüvenleri anlatmasına fırsat verir. Aineias'a gönlünü kaptıran Dido onu Afrika'da alıkoymak istediği halde tanrılar Aineias'a bir önce yeni Troya'yı kurmak görevine dönmesini buyururlar.Yiğit arkaşdaşarıyla birlikte yola koyulur. Dido canına kıyar. Güney İtalya'da Cumae şehrine varırlar. Burada yeraltı ülkesine açılan Avernus gölü vardır. Cumae'nin tanrı sözcüsü Sibylla Aineias'ı ölüler ülkesine götürür. Burada Aineias babası ile görüşür ve kendisini bekleyen parlak kaderi ondan öğrenir. Daha sonra yeryüzüne dönen Aineias İtalya kıyılarını kuzey batı yönünde izleyerek Tiber nehri ağzına varır. Oranın yerlileri Rutul'larla savaşa girer. Destan Aineias'ın zaferi ile sona erer. On iki bölümler destan Vergilius tarafından tamamlanamamıştır. Vergilius bitiremediği için de yakılmasıını istemiştir. Uzun ve bol serüvenli bir yolculuktan sonra Aeneis, İtalya’nın Tiber nehri kıyılarına kolonisini kurar. Burada yörenin kralı Latinus ile dost olur ancak, Yunan kolonisinin komutanı Turnus ile döğüşür ve onu yenerek öldürür. Latinus’un kızı Lavinia ile evlenerek Lavinium kentini kurar. Bu kent sonraları Albalonga adını alacaktır. Nihayet kent Roma adını alarak çok ünlenecek ve tarihte önemli roller üstlenecektir. Aeneis soyu, oğlu Iulus ile devam eder ve bu soydan gelen Ilia ünlü ikizler Remus ve Romulus’u (Remo ve Romolo) doğurur. Böylece Roma İmparatorluğu Antandros'tan yola çıkan Aeneas'ın torunları tarafından kurularak tarih sayfasındaki yerini alır.